Dezenfektanlar, genellikle, yüzey gerilimini düşüren ve ozmotik
basıncı yükselten bir karakterde olduklarından, hücre membranlarının yarı
geçirgen özelliğinin bozulmasına, beslenmesinin aksamasına, metabolizmanın
durmasına ve ölümlere neden olurlar.
Mikropların hipertonik bir ortamda bulunması, içerden dışarı
suyun çıkmasına yol açar ve mikroplarda dehidrasyon meydana gelir. Bu durum
metabolizmanın bozulmasına sebep olur ve bakteriyi öldürür (plazmoliz). Diğer
taraftan da, yüzey geriliminin düşmesi kimyasal maddelerin bakteri yüzeyi ile direk
temasa gelmesini kolaylaştırır ve ortamda bulunan maddelerin bakteri yüzeyinde
toplanmasına neden olur. Bu durum da, beslenmeyi bozar ve yine bakteriyi öldürür. Bu
etkilerin yan ısıra, bazı dezenfektanlar bakteri
membranlarında zedelenmeler ve tahribat yaparak membranların bütünlüğünü bozarlar.
Aktif ve pasif transport sistemi önemli derecede aksar. Bazıları da hücre duvarını
parçalayarak protoplast ve sferoplastların meydana gelmesine neden olur ve sonra bunları da tahrip ederler.
Bu tarzda etkileyen kimyasal maddeler arasında fenol ve fenol
bileşikleri, sentetik deterjanlar, organik solventler bulunmaktadır.
1- Fenol ve fenol bileşikleri: Asit fenik (C6H5OH,
fenol, karbolik asit): Mikroorganizmalar üzerine
yoğunluğuna göre mikrobisid veya mikrobistatik olarak etkileyen fenolün, dezenfeksiyon
amacı ile, genellikle %2-3 solusyonları kullanılır. Asit fenik'in sabunlara katılarak
kullanılması, suda erime veya nüfuz kabiliyetini artırır. Ancak, çok fazlasının, ters etkisi vardır. Bakterileri veya aşıları
inaktivasyonda, serumların muhafazasında, fenolün %0.1-0.2 oranında yapılan
solusyonlarından yararlanılır.
Fenolün aktivitesi, yapısında bulunan halkada yapılan yer
değiştirmeler ile artırılabilir. Bu esasa göre elde edilen, metil fenol, orto meta ve
para kresol ve halogenlenmiş fenolün etkisi, normal fenolden daha fazladır. Lizol %5
yoğunluğunda deri, yara, çamaşır, eşya, hastane odaları, idrar, gaita, kraşe, vs.
maddelerin dezenfeksiyonunda kullanılır. Rezorsinol
(hidroksifenol), hafif bakterisidaldır. Bunda bulunan alifatik yan zincirin
değiştirilmesiyle antimikrobial tesiri artırırlar. Buna karşın, suda erime
kabiliyeti azalır. Bisfenol, fenollü dezenfektanlar arasında bakterisidal, fungisidal
ve az toksik olması ile fazla tercih edilir. Bu
bileşikte, karbondan-karbona oksijen, sülfür veya alkalen ile bağlanmış iki fenol
halkası bulunur. Fenol bileşikleri arasında yukarıdakilerden ayrı olarak
ortohidroksidifenol ve klorlanmış metilen ve sülfürlü bileşikleri de önemli yer tutar. Hekzaklorfene, sabunlarla birlikte
kullanılır. Bitionol, sülfür ihtiva eden bir sülfür klorfendir. Bu madde suda az,
alkali ve organik solventlerde fazla erir. Klorhekzidin, deri antiseptiği olarak
kullanılır.
Diğer fenol bileşikleri olan kreolin, sagrotan, dettol, diklorfen,
tetraklorfen, valvanol, baktol, sudal, vs' de genellikle aynı amaçlar için %1-5
yoğunluğunda kullanılırlar. Taze solusyonlar daha etkilidirler.
Fenolik dezenfektanlar, hücre membranında yapı bozukluklarına neden
olur ve proteinleri presipite ederler. Özellikle, membrana bağlı olan oksidase ve
dehidrogenase enzimleri inaktive olurlar. Bunların yanısıra, fenoller yüzey gerilimini
düşürerek bu yolla da etki yaparlar. Fenol, aynı zamanda dezenfektanların standardizasyonunda da kullanılır.
2- Sentetik deterjanlar: Bunlar da yüzey gerilimini düşürme ve
ıslatma yetenekleri olması nedeniyle yüzey aktif maddeler olup, hidrofobik ve
hidrofilik gruplara sahiptirler. Hidrofobik kısım, uzun zincirli hidrokarbonlardan
oluşmuştur. Sentetik deterjanlar kendilerinde bulunan hidrofilik polar grupların
kimyasal karakterlerine göre 3 kısma ayrılırlar.
a) Katyonik deterjanlar: Bunlar quaternar amonyum bileşiklerinden
oluşmuş yüzey aktif maddelerdir. Kendilerinde bulunan hidrofobik kısım, pozitif
elektrikle yüklü olan hidrofilik kısımla denge halindedir. Böyle bir madde bakteri
ile karşı karşıya gelirse pozitif yüklü kısım, bakterinin negatif elektrikle
yüklenmiş olan ve membranda bulunan fosfolipidlerin fosfat kökü ile reaksiyon verir. Bu sırada deterjanın polar olmayan kısmı da
membranın hidrofobik olan porsiyonlarının içine girerek etkisini sürdürür. Bu
durum, bakterideki yarı geçirgenlik özelliğini bozar ve membranda bulunan fosfor,
nitrogen, protein, lipid ve diğer önemli substanslar
arasındaki bağlantılarda kopmalar meydana getirir. Böylece, membrandaki maddeler
arasındaki bütünlük bozulur. Dezenfektan hücre içine girdikten sonra da etkisine
devam ederek çok önemli göreve sahip olan enzimleri denatüre ve inaktive eder.
Quaternar amonyum bileşikleri,
genellikle, amonyum klorid derivatlarıdır. Bunlardaki hidrojenler yerine birçok
radikaller girebilir. Böyle radikaller arasında alkil gruplar önemlidir. Radikallerin
girmesi çok sayıda yeni bileşiklerin sentezlenmesine yol açar. Zephiran, ceepryn, phemerol, diaparane, cetavlon, roccal,
laurodin bu tür deterjanlar arasındadır.
Katyonik deterjanlar, Gram pozitif ve negatif mikroplar için
bakterisidal etkiye sahiptirler. Anyonik deterjanlarla aralarında uyuşmazlık
bulunduğundan, birbiriyle olan karışımları etkisiz kalır. Bu nedenle katyonik
deterjanlar, anyonik olmayanlarla birleştirilebilirler. Alkali sular aktivitelerini
arttırır. Asidik ve sert sularda presipitasyon göstermezler. Proteinler katiyonik
deterjanları inaktive edilebilirler.
b) Anyonik deterjanlar: Anyonik deterjanlar suda dissosiye oldukları
zaman negatif elektrikle yüklü iyonlar meydana getirirler ve düşük pH'da bile
aktivite gösterebilirler. Anyonik deterjanlar arasında sabunlar önemli yer tutarlar.
Bunlar yüksek yağ asitlerinin sodyum veya potasyum tuzlarıdır. Yumuşak sabunlar KOH
ile ve sert sabunlar da NaOH ile elde edilirler. Sabunlar, yüzey gerilimini düşürür
ve suyun ıslatma kabiliyetini arttırırlar. Birçok maddeler sabunlara katılarak
kullanılabilirse de, ancak, bu maddelerin esas etkisi
de azalabilir. Örn. kresol ihtiva eden sabunun etkisi, sadece kresoldan daha azdır.
Anyonik deterjanların tesiri genellikle Gram pozitif etkenlere
karşıdır. Gram negatiflere etkisi çok zayıftır. S. pneumoniae ve T.
pallidum etkenleri üzerine bakterisidal tesire sahiptir.
Anyonik deterjanlar arasında sabunlardan ayrı olarak sodyum lauryl sulfate ve alkil
benzen sulfonat da bulunur.
c) İyonik olmayan deterjanlar: İyonik olmayan deterjanlar arasında
polieter ve poligliserol esterler vardır. Bunlar etkili bir antiseptik veya dezenfektan
olmayıp, derideki bakterileri saponifikasyonla (mikropların içine girerek lipoid
maddeyi saponifiye ederek) giderirler. Böylece, ellerin sabunla yıkanması mikropların
giderek azalmasına yol açar.
3- Organik solventler: Etil alkol (CH3-CH2OH, etanol): etil alkol, genellikle, mikrobistatik etkiye sahip
olup derinin dezenfeksiyonunda kullanılan bir antiseptiktir. Dezenfeksiyon amacı ile
%50-70 oranında sulandırılarak kullanılır. Metil alkol (CH3.OH, metanol): Etkisi
etanoldan daha zayıftır. Aseton (CH3.CO.CH3) ve eter (CHCl3): Antibakteriyel etkisi olması nedeniyle sıvıları steril
tutmada kullanılır. Katıldığı kültürlerden de kolayca uçar. İsopropilakol (CH3-CH.OH.CH3): Daha az uçucu olması nedeniyle uygulama imkanı kolaydır.
Toluen'den (C7H3), sıvıları
muhafaza etmede yararlanılır.
Alkoller, genellikle, hücre membranındaki hidrokarbon molekülleri
ile bağlantı kurmuş lipidleri ayırarak bunlara etkilerler. Deri üzerinde lipoidal
sekretlerde bulunan mikroplara da bu sekretleri eritmek suretiyle tesir ederler. Organik
solventlerin sporlar üzerine etkisi yoktur. Mikroorganizmalar üzerine olan tesiri de
zayıf olduğundan dezenfeksiyon amacı ile kullanılamazlar.